Afganistan’da Kabil’de Taliban’ın hakimiyeti sağlamasının ardından ülkede bulunan hemşire İrem Kahraman, bugün 273 Türk yurttaşı ile beraber İstanbul Havalimanı’na erişti. İstanbul’a indikten sonra Bursa’daki evine gelmek için yola çıkan İrem Kahraman, ailesine kavuştu. Kahraman, İngiliz askerlerine pasaportumu göstererek ‘Ben Türküm’ diyerek kurtardım kendimi. Bizim hayatımızı orada başörtüsü, hicap kurtardı. Başörtüsüz asla dışarı çıkamazdık, bileğim gözüküyordu bileğimin gözükmemesini istediler. Tamamen kapalı olmamı istediler yoksa vuracaklardı. ifadelerini kullandı.
Afganistan’da yaşadıklarını anlatan İrem Kahraman, yaşadığı fobi dolu günleri şöyle anlattı: “3 aydır rastgele bir mesele yoktu, Kabil çok hoştu basmakalıp hayat devam ediyordu. Sonra yavaş yavaş Taliban’ın şehirleri aldığı istikametinde haberler çıkmaya başladı. Kabil’i vermeyeceklerini söylüyorlardı ama 15 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı ülkeyi terk edince Taliban Kabil’e girdi. Biz 15 Ağustos gecesi Türkiye’ye gelmek için uçağa gittiğimizde, o uçağın kaptanı bizi aldı ve çıkardı. Orada çok ezildik, insanların arasında kaldık, ateş açıldı. Bizi evine götürdü orada güvenliğimizi sağladı. Yeniden de kimseye güvenemiyorduk zira ilk kere kaldığımız bir yerdi. Orada 2 gün kaldıktan sonra tekerrür havalimanına gittik. Bu sefer orada Taliban’ın atağına maruz kaldık. Ben buraya gelince yalnızca aileme sarılmak istedim. Şu an kendimi çok güvende seziyorum, en mutlu anım. Biz 3 şahıs takım olarak dönebildik ama 5 dostumuz hala orada. Havalimanına geldiler ama bize yetişemediler, bizim olduğumuz bölgeye giriş yapamadılar. Biz kendimizi İngiliz askerinin önüne güç attık. Her şeyden bırakmıştık zati. Ben çantamı bagajımı her şeyimi vazgeçip bu biçimde girdim aralarına. Zati buradan dönemeyeceğiz, zira arkada Taliban var, gidemeyeceğiz. Tek takat ya buradan sağ salim çıkacağız ya da kalacağız dedim.
O can havliyle daldım aralarına, belki bin bireyin arasından telefonumun ışığıyla İngiliz askerlerine pasaportumu göstererek ‘Ben Türküm’ diyerek kurtardım kendimi. Bizim hayatımızı orada başörtüsü, hicap kurtardı. Başörtüsüz asla dışarı çıkamazdık, bileğim gözüküyordu bileğimin gözükmemesini istediler. Tamamen kapalı olmamı istediler yoksa vuracaklardı. O biçimde çıkarsak bizi öldüreceklerini söylediler. Biz de dediklerine uyduk.”
Anne Fatma Kahraman, kızına kavuştuğu için yaşadığı mutluluğu dile getirerek, “Dünyalar bizim oldu. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Neşeden ne diyeceğimizi öğrenmiyoruz. Bizi kızımıza kavuşturan herkesten Allah razı olsun. Kızımın bize attığı iletiyi okuduktan sonra eşimle hüngür hüngür ağladık. Şimdi yanımızda ya hiçbir şeyin ehemmiyeti yok artık” dedi.
Baba Mahmut Kahraman ise “Allah devletimize zeval vermesin. Çok mutluyum, İrem’i oradan çıkardılar ve getirdiler. Herkese çok teşekkür ederim.” diye konuştu. 
Afganistan’da yaşadıklarını anlatan İrem Kahraman, yaşadığı fobi dolu günleri şöyle anlattı: “3 aydır rastgele bir mesele yoktu, Kabil çok hoştu basmakalıp hayat devam ediyordu. Sonra yavaş yavaş Taliban’ın şehirleri aldığı istikametinde haberler çıkmaya başladı. Kabil’i vermeyeceklerini söylüyorlardı ama 15 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı ülkeyi terk edince Taliban Kabil’e girdi. Biz 15 Ağustos gecesi Türkiye’ye gelmek için uçağa gittiğimizde, o uçağın kaptanı bizi aldı ve çıkardı. Orada çok ezildik, insanların arasında kaldık, ateş açıldı. Bizi evine götürdü orada güvenliğimizi sağladı. Yeniden de kimseye güvenemiyorduk zira ilk kere kaldığımız bir yerdi. Orada 2 gün kaldıktan sonra tekerrür havalimanına gittik. Bu sefer orada Taliban’ın atağına maruz kaldık. Ben buraya gelince yalnızca aileme sarılmak istedim. Şu an kendimi çok güvende seziyorum, en mutlu anım. Biz 3 şahıs takım olarak dönebildik ama 5 dostumuz hala orada. Havalimanına geldiler ama bize yetişemediler, bizim olduğumuz bölgeye giriş yapamadılar. Biz kendimizi İngiliz askerinin önüne güç attık. Her şeyden bırakmıştık zati. Ben çantamı bagajımı her şeyimi vazgeçip bu biçimde girdim aralarına. Zati buradan dönemeyeceğiz, zira arkada Taliban var, gidemeyeceğiz. Tek takat ya buradan sağ salim çıkacağız ya da kalacağız dedim.
O can havliyle daldım aralarına, belki bin bireyin arasından telefonumun ışığıyla İngiliz askerlerine pasaportumu göstererek ‘Ben Türküm’ diyerek kurtardım kendimi. Bizim hayatımızı orada başörtüsü, hicap kurtardı. Başörtüsüz asla dışarı çıkamazdık, bileğim gözüküyordu bileğimin gözükmemesini istediler. Tamamen kapalı olmamı istediler yoksa vuracaklardı. O biçimde çıkarsak bizi öldüreceklerini söylediler. Biz de dediklerine uyduk.”
Anne Fatma Kahraman, kızına kavuştuğu için yaşadığı mutluluğu dile getirerek, “Dünyalar bizim oldu. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Neşeden ne diyeceğimizi öğrenmiyoruz. Bizi kızımıza kavuşturan herkesten Allah razı olsun. Kızımın bize attığı iletiyi okuduktan sonra eşimle hüngür hüngür ağladık. Şimdi yanımızda ya hiçbir şeyin ehemmiyeti yok artık” dedi.
Baba Mahmut Kahraman ise “Allah devletimize zeval vermesin. Çok mutluyum, İrem’i oradan çıkardılar ve getirdiler. Herkese çok teşekkür ederim.” diye konuştu. 
